Search

Türkçe’de bir deyiş vardır: “Et kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa ne çâre” diye. Elinizdeki bu çalışma Türk yargı sisteminde tuzun koktuğunu kanıtlıyor. Eğer bir ressam veya karikatürist olsaydım, bugünün Türkiye’sindeki yargı sistemini şöyle resmederdim: Bir meydan ve ortada Adalet Tanrıçası Themis, gözleri açık. Bir elindeki terazinin ağır basan kefesinde yürütmenin çıkarları, yukarıya kalkan kefesinde ise Anayasa, AİHS ve evrensel hukuk kuralları. Arkasındaki insanlar, iktidarın yandaşları; dans edip eğleniyorlar, hayat onlar için çok güzel. Önünde bulunan insanlar, siyasi iktidarın emniyet güçleri tarafından sıraya konulmuş, sırtlarında “muhalif” damgası, Themis diğer elindeki kılıçla sırası gelen muhalifin boynunu vuruyor. Yürütmenin 17-25 Aralık 2013’teki yolsuzluk operasyonlarından sonra bir dizi müdahale ve siyası baskı yoluyla kendisine bağladığı Türk yargı sistemi tam olarak böyle. Yani siyasi iktidarın elinde muhalifleri cezalandırmaya, yok etmeye yarayan bir silah. Bu çalışmada bunun kanıtlarını fazlasıyla göreceksiniz.

Sunan Abī Dāwūd is a collection of ḥadīth compiled by Imām Abū Dāwūd Sulaymān ibn al-Ash`ath as-Sijistānī (raḥimahullāh). It is widely considered to be among the six canonical collections of ḥadīth (Kutub as-Sittah) of the Sunnah of the Prophet (saws). It consists of 5274 aḥādīth in 43 books. In compiling the Sunan, Imām Abū Dāwūd included only those aḥādīth that fall under topics of Fiqh. He included only one or two aḥādīth under each chapter to make the collection concise and easy to derive fiqh. He occasionally summarized long aḥādīth for brevity, so that the fiqh didn't get lost in the long narration. In his Sunan, he included several aḥādīth that are mursal in instances where he did not know of a contradictory hadith with a connected chain. He did not include aḥādīth from those considered matrūk al-ḥādīth (a narrator whose aḥādīth are rejected). He included a munkar (mistaken or rejected) ḥādīth only when there were no other ḥādīth in that topic. In such cases, he clearly mentioned that the ḥādīth is munkar. He also included some weak aḥādīth in his Sunan, clearly mentioning their weakness.

Prof. Dr. Şükrü Elçin tarafından kurulduğu 1969'dan günümüze dek lisans ve lisansüstü düzeyde yetiştirdiği öğrencilerle yurt içi ve yurt dışındaki Türkoloji çalışmalarına öncülük eden kurumlardan Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün 50. yılına armağan olarak hazırlanan bu kitapta, lisans ya da lisansüstü düzeyde Hacettepe'de eğitim görmüş; Türk Dili, Eski Türk Edebiyatı, Türk Halk Edebiyatı ve Yeni Türk Edebiyatı bilim dallarında uzman elli iki kademisyenin alanı ile ilgili yazıları yer almaktadır. Hacettepe Türkoloji, 50. Yıl Armağanı; Hacettepe çatısı altında Türk dili, edebiyatı ve kültürü üzerine sürdürülen çalışmaların yaslandığı güçlü akademik mirası görünür kılmakla birlikte var olan birikimin sonraki kuşaklara aktarımı noktasında da bir köprü niteliğindedir.

Bilgisayar teknolojilerinin gücünün ve hızının artmasına paralel olarak bu teknolojilerin toplumsal alanda yayılımı giderek hızlanmıştır. Artık cebimizde taşıdığımız küçük bilgisayarlar sayesinde her türlü işlemi istediğimiz yerden rahatlıkla yapabilmekteyiz. Bu nedenle bilgisayar, günümüzde profesyonel bir alanın dışına çıkarak herkesin günlük kullandığı bir araç hâline gelmiştir. Başlangıçta, bilgisayar alanındaki profesyonellerin mesleki yaşamlarına ilişkin etik konuları ele alan bilgisayar etiği kavramı da yaşanan toplumsal dönüşümle birlikte artık bilişim toplumundaki tüm bireylerin sorumluluk alanına girmiştir. Her ne kadar bilişim alanındaki konular yasal olarak tanımlansa da bilişim teknolojileri kullanımının getirdiği etik sorumlulukların içselleştirilmesi gerekmektedir.