KIRSAL KALKINMADA YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR
Kırsal topluluklar ekonominin, kültürün ve sosyal dokunun özünü oluşturmaktadırlar. Kırsal alanlar ulusal nüfusun temelini oluşturan ve bozulmamış ulusal kültürün, insan gücünün ve geleneğin koruyucusu olan bir coğrafi alandan ötesidir. Buradan başlayan sorunlar sadece bölgesel ve alansal kalmayarak ülke genelinin sorunlarını kapsayacak şekilde artmaktadır. Bu sebeple kırsal kalkınma konusu toplumsal kalkınmanın da temelini oluşturmaktadır. Bölgeler ve ülkeler itibariyle güçlü rekabete konu olmaları ve insan yaşamının temelini oluşturan ve yaşamsal değerlerin üretimine kaynak teşkil etmesi gibi nedenlerle, kırsal alanlara yakından bakmak ve kırsal kalkınma politikalarına odaklanmak önemlidir. Büyük şehirlerdeki nüfus yoğunluğu, ulaşım ve iletişim olanaklarının artması, kentten kaçma isteği, kentlerin yakın kırsal alanlara yayılmasına yol açmaktadır. Bu yayılma, kır ve kent nüfusu arasındaki dengenin kırsal nüfus aleyhine değişmesi, gelişme farklılıklarını belirginleştirerek önemli bir sorun haline getirmektedir. Artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için tarımsal üretimin artırılmasına yönelik gelişmeler, ormansızlaşma, çölleşme ve tuzlanma gibi olumsuz etkiler nedeniyle gelecekte gıda üretim kapasitesini engelleyebilir. Bu nedenle, verimliliği artırırken doğal kaynakları ve çevreyi olumsuz etkilememeye daha fazla dikkat edilmelidir. Aynı zamanda kırsal nüfusun yoksulluk sarmalından kurtulması, göçün önlenmesi ve kırsal kalkınmanın sağlanması amacıyla kırsal kalkınmaya yönelik yaklaşımlar önem arz etmektedir. Kırsal kalkınma, toplumsal ilerlemenin çok önemli bir yönüdür. Özellikle kırsal kesimde gayri safi hasıla içinde tarımsal üretimin payında göreli bir azalmanın yaşanması, sosyo-ekonomik sorunlar, sosyal yapının eşitsiz ve zayıf görüntüsü ve doğal çevrenin korunması, sürdürülebilir kırsal kalkınmanın sağlanmasına dikkat çekmektedir.