Search

Yayıncı : Global Academy Yayınevi ISBN Numarası : 978-625-8284-71-3 Yayın Tarihi : 12 Haziran 2023 Sertifika No : 64419 Bu kitabın tüm hakları Global Academi Yayınevi'ne aittir. Sevgili Okuyucu, Bu kitap, içsel dünyamızdaki duyguların bir yansımasıdır. Ruhumuzdaki sevinci, sızıları ve içimizi titreten duyguları dile getirmek için şiirlerimizi bir araya getirdik. İşte bu sebeple, birinci seri olan "ŞİİR SOKAĞINDA BULUŞMALAR – I-" adını taşıyan bu kitap bizim için çok özel bir anlam taşımaktadır.Ruhun derinliklerinde gezinmek, duyguların karmaşık labirentlerinde kaybolmak, hissetmek her zaman bizim için bir yolculuk olmuştur. Bu yolculuğumuzda sözcüklerin gücüyle yazdığımız şiirlerimiz ile duyguları hayata geçirmek bizim için bir terapi haline gelmiştir. Bu kitapta şiirlerimiz, umutla başlayıp aşkla yoğrulan içimizdeki duyguların birleştiği noktalarda, sevinçlerimizi ve acılarımızı bir arada hissediyoruz. Belki de bu kitap, birlikte yaşadığımız duygulara dokunacak, içini duymana vesile olacak… Bu kitap, sadece duyguları anlatmakla kalmayıp, birbirimize dokunabilmenin gücünü de keşfetmeyi hedeflemektedir. İçimizdeki sızıları paylaşarak, birbirimizin yanında olduğumuzu hissetmek, bu dünyada bir iz bırakmak istiyoruz. Umuyorum ki bu kitap, sizlere içsel yolculuğunuzu keşfetmek için bir rehber olur ve sizi derinden etkiler… Her bir sayfası, iç dünyanızı keşfetmenize, kendi duygusal dünyanızı anlamlandırmanıza yardımcı olacak. Umarım bu sayfalar, size de derinden dokunur ve duygusal bir yolculuğa çıkarır… Serdar DÖVÜŞKAYA Editör

“Rivayetlerde, Nebîler Nebîsinin şemâili genelde şöyle tarif edilir: O iri yapılı idi ve O’nun heybetli bir görünümü vardı. Vücut azaları birbirine münasip, ahenkli ve ölçülü idi.13 Yüzü, dolunay gibi parıl parıl parlardı. Şişkin yüzlü olmadığı gibi, ablak ve aşırı dolgun da değildi. Yalnızca yüzünde hafif bir yuvarlaklık vardı. İnsanların en güler yüzlüsü idi. Resûlullah’ın gölgesi yoktu. Güneşe durduğu zaman, onun aydınlığı, güneşin ışığını bastırırdı.14 Kâinatın Efendisi sevindiği zaman onun yüzü ışıldar, sanki ay parçası gibi olurdu. Sevinçli olduğu bundan anlaşılırdı.15”

Peygamber (s.a.v.) ve ashabının hayatı yaşayışları ve o devirler Müslümanlar için en kuvvetli iman ve sevgi örneği gösteren gür bir kaynaktır. İslâm ümmeti iman ateşini onlardan alır. O ateş içtimaî fırtınalar içinde sönmek üzere olan kalplerdeki küllenmiş közleri tekrar alevlendirir. O devir İslâm'ın davetine icabet eden ona inanan ve kalpleriyle onu tasdik eden insanların devridir. O devir İslâm'a davet edildiklerinde; "Rabbimiz! Biz 'Rabbinize iman edin diye imana çağıran bir davetçi işittik hemen iman ettik." (Âl-i İmrân 193) demekten kendilerini alamayanların devridir. O devir Asr-ı Saadet'tir İslam'ın altın çağıdır.

ISBN: 9786056395208 iletişim için: 1yusufozcan@gmail.com ozcanyusuf.wordpress.com ve instagram.com/kyusufozcan Diğer kitaplarım Nim ve Simurg ile Zal Google Play Kitaplar’da... Hece ölçüsü milletimizin kadim ölçüsü, Hece şiiri bu milletin benliğidir. Yunus Emre, Kacaoğlan, Abdurrahim Karakoç, Aşık Veysel Şatıroğlu, Hüseyin Nihal Atsız, Aşık Daimi, Orhan Seyfi Orhon, Faruk Nafiz Çamlıbel , Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp hece ölçüsünü kullandı onların yolundan gitmektir. Yine başta bize aruz vezninde de yazılmış edebiyatımızın önemli eserleri var, şiirlerimizde izleri görülecektir. Osmanlıca'nın ifade gücünü kelirmelerdeki derinliği kullamasak eksik kalırdık. Bu kaynaktan mahrum kalsak Baki, Aşık Paşa, Şey Galip, Ahmedi, Nedim, Mevlena, Fuzuli ve daha nicesini yetiştiren kaynağa sırt dönemezdik. Her ne kadar hece ölçüsünü sadelik adına seçsem de bir şiirimdeki 'Arız değil, agzel olur sebebim' dizesinde arız geniş bulut, agzel ise yağmursuz bulut anlamına gelir bu derinliği katmak için bu pınardan bir avuç içmeden edemedim. Şiirle kalın, esen kalın… İlk şiir kitabım, Mayıs 2013'te yayınlandı. Mülhim , ‘Şiirden de güzel olan; şiiri yazdıran’ dizesi ile karşılıyor.

“İstanbul… Yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın gözbebeği… Biz İstanbul’da yaşayanlar; hazineler içinde bir/inci olan şehrimizi ne kadar tanıyoruz? Ya İstanbul’da yaşamayanlar, bu cennet köşesi için ne düşünüyor? Hele de yabancılar, İstanbul’u ve İstanbulluyu hangi gözle görüyor?” Bu sözler kitabın yazılış amacını da ortaya koyuyor: İçinde yaşayanlar dâhil, özellikle çocukların İstanbul’u anlaması, tanıması, sevmesi… Onu yaşaması… Bir İncidir İstanbul, çocuklar için yazdığı şiir, hikâye, romanlarla tanıdığımız Yusuf Dursun tarafından kaleme alındı. İstanbul, başka ülkelerde yaşayan beş çocuğun gözünden anlatılıyor. Jasmin, 12 yaşında bir Fransız. Paris’te bir kafede otururken masada yazan ‘Yahya Kemal Beyatlı’ ismiyle başlıyor onun İstanbul macerası… Jasmin İstanbul’da Yahya Kemal Beyatlı’nın izini sürüyor. Maryam, en çok Büyükada’yı görmek istiyor, çünkü o İstanbul’da büyümüş bir Yunan kızı. İstanbul’a ağabeyi Nikolas ile geliyor. Amina ağabeyi Abdullah ile katılıyor bu geziye. Onlar Mekke’de yaşıyorlar. George bir ABD vatandaşı. 13 yaşında… Zenci… Arkadaşı Emre vasıtasıyla geliyor Türkiye’ye ve izini süreceği cümle Emre’den: “Biz Türkler haksızlığa tahammül edemeyiz.” Kız kardeşi Mary de var George’un yanında. Ve Mihoko… O bir Japon kızı. Tokyo’da yaşıyor. 11 yaşında… Macera, bir internet sitesinin, Türkiye dışında yaşayan, Türk olmayan on beş yaşından küçük çocuklara şehri tanıtmak için verdiği ilanla başlıyor. İstanbul’da neyin izini sürmek istediklerini anlatan bir yazı istiyor başvuranlardan. Başvurular yapılıyor ve beş kahramanımız on sekiz yaşından büyük bir akrabasıyla İstanbul’a geliyor. Bundan sonra kahramanlarımız şehri geziyor ve bu kurgu içinde aslında bir haftada gezilebilecek yerler hakkında bilgiler veriliyor. Her biri başka millete mensup beş kahraman sürmek istedikleri izin peşinde ‘bir İstanbul haftası’ yaşıyor. Kitap, bir haftalık gezi için gün gün gezi rehberi de içeriyor. Bölüm başlarına da bu yerlerin adları yazılmış. Ayrıca harita ile de desteklenmiş bu gezi rotaları… Bölüm adları şehrin nasıl gezilmesi gerektiği, hangi aşamaların yaşandığı konusunda ipucu veriyor. Maceranın sonunda bütün kahramanlar dimağlarında İstanbul tadıyla ülkelerine dönerken okurun elinde İstanbul’a dair güzel bir kitap kalıyor.

Ramazan ayı insanların her yıl en yüce değerler ve en üstün amaçlar ekseninde eğitimini sağlamak için dinimizin açtığı benzersiz bir okuldur. Bu ayı fırsat bilen ve bu aydaki rahmet esintilerinden en iyi şekilde istifade eden kimse, Allahın emrettiği şekilde mükemmel bir oruç tutmuş, Hz. Peygamberin (s.a.v) belirlediği şekilde Ramazanı en güzel şekilde değerlendirmiş olur. Ayrıca bu kişi ebedî imtihan için de iyi bir hazırlık yaparak, büyük kazançlar elde ederek ve bereketli anlaşmalar yapmış olarak böyle değerli bir zaman dilimine veda eder. Elbette cehennemden kurtulmak ve Allahın affını elde etmekten daha büyük bir kazanç olamaz. Gönülden inanarak, karşılığını sadece Allahtan bekleyerek oruç tutan ve Ramazanı en güzel şekilde değerlendiren kişinin Allah geçmiş günahlarını affeder. (Buhari, Savm, 6)