Gökkuşağını Anlamak
Günlük hayatımızda renk seçimleri sıradan kararlar gibi görünür. Uzmanlarsa renklerin üzerimizde yarattığı etkinin tahminlerimizden öte olduğunu söylerler. Renklerin uyumu ise dilimize pelesenk olur. Bu uyumdan bahsederken siyah ve beyazı zıt renkler olarak düşünürüz. As- lında siyah, beyaz ve gri gibi renkler nötr renklerdir. Diğer renkleri tamam- layıcı olarak kullanılır. Beyaz ferah bir duygusallık oluştururken, siyahla sakin ve ciddiyetle girer hayatımıza. İnsanlar da cinsiyet, ırk, dil, din gibi temel özelliklerinin yanı sıra doğası gereği özgünlüğü ile değişik renklerin ahenkle bir araya geldiği gökkuşağı gibidirler. Bu zenginlik farklı durum, şart ve haleti ruhiye içinde insanı yansıtır. Kendisini temsil edebilecek rengin peşinden koşar hayat boyu. Farklı özellikler doğada ahenkle bir araya gelir. Benzer bir ahenkle insanları bir araya getirmek mümkün müdür? Farklılıkları yönetmek ve yönetilmek insan gökkuşağının ahengine uyar mı? Bir potada farklı ele- mentleri eriterek işe yarar bir karışım elde etmek gerçekliği insan için de mümkün mü? Zannederim bir palette onlarca rengi karıştırıp bir sanat eserini oluşturmak nasıl mümkün oluyorsa, binlerce farklı özelliğe sahip insanı, farklılıklarından faydalanarak aynı amaç çerçevesinde çalıştırmak onları yönetmek ve fayda sağlamak da mümkündür. Doğanın bu uyum ve ahengini iş dünyasında kullanmak ne çok mutluluk verir insanlara? İnsanlık var olduğundan itibaren yönetmek ve yönetilmek adına nice çaba ve değişimler yaşıyor. Yönetimsel başarı için, renklerde olduğu gibi tamamlayıcı unsurlar devreye girmiştir. Bu amaç için nice düşünürler, bilginler, siyasetçiler yeni fikirler için uğraş vermişlerdir. Bu uğurda verilen canlara nice destanlarda, türkülerde yer ayrılmıştır. Günümüzdeki değişim, eğitim, teknoloji ve bi- limsel alandaki gelişmelere rağmen bizi temsil edebilecek “renklerin” pe- şinden sürekli koşuyoruz. Bu koşu hiç bitmeyecek gibi görünüyor.