Search

Editörden Okuyucuya 40. sayımızla huzurlarınızdayız. Bu sayımızın dosya konusu sinema ve edebiyat. Can Ahmet Çelik’in hazırladığı dosyada, anlatı sanatlarının en verimli iki alanının kesişim noktalarına ve birbirinden nasıl beslendiğine dair ufuk açıcı bir inceleme sizi bekliyor. Sinema ve edebiyatın uyarlama sürecinde hangi dönüşümlerden geçtiği dosyanın odak noktalarından biri. Tarihsel gelişimi de dikkate aldığımızda, ilk uyarlanan metinlerin nasıl karşılandığı bize önemli veriler sunuyor. Özellikle sinemaya uyarlanan edebi eserlerin yaşadığı değişimler, her iki sanat formunun özgün sınırlarını ve imkanlarını yeniden gözler önüne seriyor. Okurlarımızdan bazıları edebi bir eserin film haline getirilmesinden hoşlanmazken, bazıları bu süreci metnin yeniden yorumlanması ve zenginleşmesi olarak görüyor. Edebiyat, sinema için yalnızca zengin bir ilham kaynağı değil; aynı zamanda hikayelerin farklı bakış açılarından anlatılmasına imkan tanıyan bir ifade biçimi. Yönetmen, senarist ve uzman görüşleriyle derinleşen dosyamızın güncelliğini uzun süre koruyacağına inanıyoruz. Bu sayının ilk sayfalarında, Dursun Çiçek, Mustafa Uçurum ve Ahmet Melih Karauğuz’un kaleminden okurları karşılayan yazılar, edebiyat, şiir eleştirisi ve dilin doğuşu üzerine zengin içerikler sunuyor. Ercan Yılmaz’ın “İyi Yürekli Kağıt” serisi, "duende" temalı 36. yazıya ulaştı. İspanyol şair Federico García Lorca, “duende”yi "sanatçının ruhunun derinliklerinden gelen, hayatın geçiciliği ve acıyla yüzleşen bir güç" olarak tanımlar. Ercan Yılmaz da hayatın geçiciliğine ve hüzne vurgu yapıyor. Söyleşi sayfalarımızda Ali Sürmelioğlu, Erhan İdiz, Orhan Düz, Ümit Tatlıcan, Uğur Öztürk ve Kadir Tepe yer alıyor. Çeviriden yayıncılığa, İstanbul’dan etimolojiye kadar geniş bir yelpazede keyifli bir yolculuğa çıkmak isterseniz söyleşilerimiz tam size göre. Ülke okumalarında bu sayımızda Vietnam’ı ağırlıyoruz. Bu coğrafyaya dair ilgi çekici kitaplarla dolu bu yazıda, savaşın edebiyatı nasıl şekillendirdiğine tanıklık ediyoruz. Okur, 40. sayısında yine nitelikli olanın izinde ilerlemeye devam ediyor. Eleştiri, değerlendirme ve önerilerinizi sosyal medya adreslerimizden veya okur@okurdergisi.com adresinden bize yazabilirsiniz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere… Not: 39. sayımızın dosya görüşlerinde Abdülhamit Kırmızı’nın yazı başlığı sehven “Yalan Söyleyen Hatırat Utansın” yerine “Yalan Söyleyen Tarih Utansın” olarak girilmiştir. Yazarımız ve okuyucularımızdan özür dileriz.

31. sayımızla huzurlarınızdayız. Dijital imkanların artık ucu bucağı görülmeyecek şekilde genişlediği bir dönemde yaşıyoruz. Yapay zekanın yapabildikleri şaşırtmaya devam ediyor. Birkaç ay gibi kısa süre içinde alabildiği mesafeler nereye kadar gidebileceği konusunda da soru işaretlerini muhafaza ediyor. Yapay zeka çağında metin yazarlığı, hikaye anlatma becerisi; ayrıca çeviri, metin düzeltme işleri ters yüz olacak gibi görünüyor. Bu mesleklerin tamamı meydan okumalarla karşı karşıya. Öyle ki belli şirketler etik olarak bir süre yapay zeka çalışmalarına ara vermek zorunda kaldıklarını açıkladılar. Kitapların dünyası da kuşkusuz bu değişim rüzgarından etkilenecek. Bazı işler kolaylaşırken bazı işlerde de daha fazla “gerçeklik” arayacağız. Bu sayımızın dosya konusu dijitalleşme çağında booktuber ve bookstagramlar. İletişim imkanlarını daha etkin kullanmak isteyen okurlar başka okurlara ulaşmanın farklı yollarını arıyorlar. Ama nereye davet ediyorlar, nitelik ne kadar önemseniyor orası ayrı. Söyleşi sayfalarımızda sahaf kültürünün az sayıdaki temsilcilerinden olan Resul Açıkel ve çevirmen Yusuf Selman İnanç konuştuk. Her iki söyleşi de ufuk açıcı oldu. Ufuk demişken, tahlil sayfamızda arkadaşlarımız İbrahim Kalın’ın Açık Ufuk kitabını konuştular. Zihin açıcı, besleyici bu sohbeti kaçırmamızı öneririz. Çocuk edebiyatı sayfamız uzun bir süredir Ayşe Saliha Emon tarafından hazırlanıyor. Özenle işlenen konular, yeni çıkan çocuk kitapları, dikkat çekici yazarlar bu sayfada sizlere sunuluyor. Dergimizin en güzel köşelerinden biri olduğunu belirtmemiz lazım. Ercan Yılmaz’ın kaleme aldığı “İyi Yürekli Kağıt” serisi 27. yazısına ulaşmış, artık kitaplaşmanın vakti gelmiş, değil mi? Hatırat, tarih, inceleme, keşif, keşke çevrilse isimli bölüm ve köşelerimiz kendi yerlerinde sizi beklerken dergimizde ilk defa yazısı çıkan yazarlar da bizi mutlu ediyor.

30. sayımızla huzurlarınızdayız. Gönlümüz buruk. 6 Şubat tarihi, tıpkı 17 Ağustos tarihi gibi unutamayacağımız tarihler arasına girdi maalesef. 11 şehrimizi etkileyen bu büyük deprem felaketi on binlerce canı bizden aldı. Yakınlarımızı, dostlarımızı, sevdiklerimizi toprağa gömdük. Acımız çok taze ve çok büyük. Cenab-ı Hakk’tan sabır, şifa, inşirah diliyor; yaralarımızı ancak birbimize sıkı sıkı sarılınca hafifletebileceğimizi hatırlatmak istiyoruz. Bu elim hadiseden çıkartılabilecek çok ders var elbette. Herkes kendince bu muhasebeyi yapacaktır. Diğer taraftan şehirler yeniden imar edilmeye başlanacak fakat bu imar sürecinde hangi hassasiyetler güdülmeli, neleri atlamamalıyız? Nasıl bir mahalle hayal etmeliyiz? Bu sayımızda deprem, şehirlerin yeniden imarı ve bu bağlamda hangi kitaplara müracaat edebiliriz konulu bir dosyamız yer alıyor. Dosyayı Rumeysa Betül Tuncay hazırladı. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Söyleşi sayfalarımızda son dönemin güçlü şairlerinden Ayşe Nur Biçer’i ve FOL Kitap’a yaptığı tasarımlarla tanıdığımız Nurullah Özbay’ı ağırlıyoruz. Tahlil sayfamızda merhum düşünürlerden Rasim Özdenören’in en önemli eserlerden birini masaya yatırdı arkadaşlarımız. Zihin açıcı bir okuma tecrübesini sizlere sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kemal Tahir kitapları yeniden gözden geçirilerek artık Ketebe Yayınları ev sahipliğinde okuyucu ile buluşuyor. Bu vesileyle iki ayrı yazıyla büyük yazarı hatırlatmak istedik. Hatırat Kitaplığı bölümünde önemli isimleri birinci ağızdan tanıma fırsatı ediniyor; Fragmanlar bölümünde bir müzayede şenliğine katılıyoruz… Ayşegül Genç, Yağız Gönüler ve Halil Solak’ın yazılarını bilhassa kaçırmamanızı öneririz. Görüş, değerlendirme ve eleştirileriniz için bize okur@okurdergisi.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

36. sayımızla huzurlarınızdayız. Artık Okur’a matbu olarak ulaşmanın yanında podcast kanallarından da ulaşmanız mümkün. Bu sevindirici haberi vermemizi mümkün kılan mutfak ekibimizi tebrik ediyorum. Her biri gönülden bu işi sahiplenerek ciddiyetle hazırlandılar, var olsunlar. Kanalda ilk programlar yayınlanmaya başlandı ve yeni içerikler de çok yakında gelecek. Yazının sonundaki QR koddan kanala ulaşabilirsiniz. İyi dinlemeler! Bu sayının dosyasında edebiyat ödüllerini tartışmaya açmak istedik. Edebiyat ödülleri hangi ihtiyaçtan nasıl ortaya çıktı, bugün karşılığı ne, ideolojik yönü var mı, hangi saiklerle veriliyor, sadece esere mi bakılıyor gibi pek çok soru sorup cevabını farklı isimlerin görüşleriyle almaya çalıştık. Ödüllerin elbette motive edici, cezbedici yönleri var. Ancak ödülleri çok masum bulmuyoruz. Özellikle uluslararası arenada verilen edebiyat ödülleri genelde kendi ülkelerinde “aykırı” isimlere veriliyor ve bunun özel bir anlamı var. Ayrıca işin akçeli taraflarını göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyoruz. Detaylar dosya sayfalarında. Dosyanın yanı sıra doyurucu ve kapsamlı söyleşiler de sunuyoruz. Bu sayının konukları: Necdet Subaşı, Necati Tonga, Silvan Alpoğuz, Ramazan Serhat Aslan ve Suzanne Dean. Türkiye’de aydın probleminden portre yazarlığına, tasarım inceliklerinden yeni kurulan yayınevlerine kadar kapsamlı konular sizi söyleşi sayfalarında bekliyor. Filistin ve Gazze konusunu gündemde tutmaya devam etmeliyiz. Herkes gücü yettiğinde Gazze’nin onurlu insanlarının yanında olmalı diye düşünüyoruz. Ayşe Saliha Emon, Filistin hakkında önemli çocuk kitaplarını ele aldı, onları neden okumamız gerektiğini yazdı. Ramazan ayına yaklaştığımız şu özel günlerde sizler için ayrıca bir okuma önerisi hazırladık. Kitap Haberleri sayfamız kitap ve yayıncılık alanında önemli gelişmeleri bir araya getiriyor. Yusuf Turan Günaydın, “keşke çevrilse” köşesinde Filistinli sufi bir alimin henüz Türkçeye kazandırılmamış eserini dikkatlere sunuyor. Yasemin Karahüseyin, Latin Amerikalı yazarlarla söyleşi yapılan Yedi Ses kitabını tahlil ediyor. Sümeyye Çiftçi, Şermin Yaşar’ın son kitabını masaya yatırıyor. Oğuz Selim Başar, kendi ülkelerinden daha çok Türkiye’de ilgi gören yazarlara ve nedenlerine odaklanıyor. Hepsi ve daha fazlası içeride… Eleştiri, değerlendirme ve önerilerinizi lütfen sosyal medya adreslerimizden ya da okur@okurdergisi.com ’dan bize yazın. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

37. sayımızla huzurlarınızdayız. Ekoloji ve edebiyat. Üzerine az konuştuğumuz ama çok önemsememiz gereken bir konu. İklim değişikliğinin acı sonuçlarını her geçen gün daha yakından görmemiz, insanoğlunun tabiata verdiği zararların aşırı sıcak ya da aşırı yağış olarak bize dönmesi, fıtratımızın toprağa yatkınlığı ve metropollerde toprağı/yeşili zor bulmamız, tüm teknolojik gelişmelere rağmen hâlâ huzur dediğimizde aklımıza yeşil ağaçların ve masmavi denizlerin gelmesi konunun önemini anlamamıza yardımcı olur mu? Tabiat ve okur yazarlık ayrı düşünemeyeceğimiz şeyler. Peki edebiyat dünyamız geçmişten bu yana çevreye nasıl yaklaştı? Ekoloji edebiyatın nasıl konusu haline geldi ve bugün apayrı bir ekol olabildi? Türk edebiyatında çevre, tabiat ilişkisi nasıl işlendi? Genç edebiyatçılar bu alana ilgi gösteriyor mu? Benzer pek çok sorunun yanıtı Cemile Rümeysa Mehani ve Rumeysa Betül Tuncay’ın hazırladığı çevre ve edebiyat dosyasında sizi bekliyor. Bu sayımızın söyleşi sayfalarına kimler konuk olmuş? Besim Dellaloğlu, Yayın Dedektifi, Selim Karlıtekin (Telemak Yayınları), Selim Demirci, Hicret Toprak, Jamia Keenan birbirinden farklı konu ve içerikle söyleşi sayfalarımızda yer alıyor. Malumunuz, yazarın ölümünden 70 yıl sonra telif hakları kalkıyor. Böylelikle dileyen yayıncılar o yazarın herhangi bir telif ücreti ödemeden eserlerini yayınlayabiliyor. Peki önümüzdeki 3 yıl içinde hangi yazarların telif hakları serbest olacak? Kübra Ramazan Kaya bu konuda mini dosya hazırladı. Sayfalardaki bazı görselleri yapay zeka araçları ile oluşturduk. Beğendiniz mi? Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bize yazın lütfen. Kitap incelemeleri, tahlil yazıları, kitap çeviri ve tasarım dünyası, söyleşiler, dosyalar, haberler, yeni gelişmeler, mini köşelerle dopdolu bir sayı hazırlamaya çalıştık. Keyifli okumalar dileriz. Eleştiri, değerlendirme ve önerilerinizi lütfen sosyal medya adreslerimizden ya da okur@okurdergisicom’dan bize yazın. Filistin’i, Gazze’yi unutmayalım! Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

33. sayımızla huzurlarınızdayız. Bu sayımızın kapak dosyası ilk defa bir isim ve eserleri üzerine oldu. Vefatının 40. yıldönümü vesilesiyle büyük şair Necip Fazıl’ı anmak ve yeniden onun fikir dünyasını anlamak istedik. Dosyayı Betül Sav ve Rabia Elif birlikte hazırladılar. Necip Fazıl üzerine çalışmalarıyla bilinen uzman isimlerin görüşlerine başvurdular. Hem şairin hayat hikayesinin duraklarına hem de eserlerine dair doyurucu bir metin çıktı. Özellikle Yusuf Turan Günaydın’ın yazısını atlamamanızı öneririz. Necip Fazıl hakkında elbette uzun uzun konuşmak ve fikir yürütmek mümkün. Ancak onun edebiyatın neredeyse her türünde eser vermesine, velud bir kalem olmasına; sadece devrinin değil sonraki nesiller için de ilham verici bir söz ustası olmasına dikkat çekmek istedik. Onu daha fazla okumaya, anlamaya ve eleştirmeye her zamankinden daha çok şimdi ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Söyleşi sayfalarımızda Yavuz Yiğit ve Ahmet Mücahit Danışmaz’ı konuk ediyoruz. Tahlil sayfamızda Gökhan Özcan’ın Dört Duygu kitabı enine boyuna masaya yatırıldı. Ayhan Koçkaya Chinua Achebe’nin Man Booker ödüllü romanı Parçalanma’yı yazdı. Dikkatten kaçmaması gereken metinlerden… Dursun Çiçek uzun bir aradan sonra tekrar okuyucularını selamladı ve Felsefe ile Hikmet kavramlarını sorgulayan iyi bir yazı kaleme aldı. Murat Menteş’in son romanı Afili Hafiye’yi Duygu Oğuz okuyuculara sundu. Ercan Yılmaz’ın “İyi Yürekli Kağıt” serisi yine özel bir yazıyla devam ediyor. İçeride sizi onlarca “iyi kitap” ve nitelikli yazılar bekliyor. Eleştiri, değerlendirme ve önerilerinizi lütfen sosyal medya adreslerimizden ya da okur@okurdergisi.com’dan bize yazın. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

35. sayımızla huzurlarınızdayız. Bu sayıyla birlikte dergimiz 8. yılına girdi. Matbu yayıncılığın, hele hele süreli yayınların zar zor ayakta kaldığı günümüzde bize bu gururu yaşatan tüm okurlarımıza, yazarlarımıza, mutfak ekibine, yayın kuruluna, destekleyen herkese gönülden teşekkür ediyoruz. Umarız nice yıllar bu sayfalarda iyi kitapları sizlerle buluşturmaya devam edebiliriz. Derginiz Okur yine doyurucu bir dosyayla karşınızda. Direniş edebiyatını, direnişin kitaplarını işlediğimiz dosyamızı Rumeysa Betül Tuncay ile Kübra Ramazan Kaya birlikte hazırladılar. Filistinlilerin özgür bir ülke ve haysiyetli bir hayat için verdikleri destansı mücadeleyi ve zalim İsrail devletinin vahşetini tüm dünyanın sadece izlediği bir ortamda bu konuyu konuşmayı anlamlı bulduk. Kolonyal ve postkolonyal süreçlerin ne bıraktığı üzerine tartışmalar, farklı ülkelerde ortaya çıkan direniş ruhunun edebiyata yansımaları masaya yatırıldı. Ayrıca, Mustafa Özel, Halil İbrahim İzgi, Mehmet Samsakçı, Bilgin Güngör, Naime Erkovan dosyaya katkı sundu. Hepsi içeride sizi bekliyor. Her sene olduğu bu sene de yeni yıla başlarken bir önceki yılın yıldız kitaplarını seçtiğimiz soruşturmamız, okuma fırsatı bulamadığınız önemli kitapların altını çiziyor. Okur yazarlarının farklı kategorilerde seçtiği yılın dikkat çeken kitapları arasına siz hangi kitapları eklemek isterdiniz? Lütfen bize yazın. Yağız Gönüler ve Gurbet Lüy yazma konulu iki ayrı kitabı değerlendirdi. Yazma derdine düşmüş arkadaşlar bu iki yazıyı kaçırmasınlar. Mustafa Uçurum, İbrahim Tenekeci’nin son kitabını; Ayşegül Genç tanıdık yüzleri anlattı. Edebiyatımızın şaheserlerinden Huzur'un eleştirel basımla yeniden Dergah Yayınları tarafından neşredilmesi vesilesi ile önemli bir inceleme yazısı ilerleyen sayfalarda karşınıza çıkacak. 2023’ün öne çıkan kitap kapağı tasarımları aynı yazıda özel bir köşede sizi bekliyor. Söyleşi sayfalarımızda İsmail Kara, Büşra Çelik, Sema Bayer ve Faruk Akhan’ı misafir ediyoruz. Hepsi birbirinden doyurucu bu söyleşileri kaçırmayın deriz. Eleştiri, değerlendirme ve önerilerinizi lütfen sosyal medya adreslerimizden ya da okur@okurdergisi.com ’dan bize yazın. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

30. sayımızla huzurlarınızdayız. Gönlümüz buruk. 6 Şubat tarihi, tıpkı 17 Ağustos tarihi gibi unutamayacağımız tarihler arasına girdi maalesef. 11 şehrimizi etkileyen bu büyük deprem felaketi on binlerce canı bizden aldı. Yakınlarımızı, dostlarımızı, sevdiklerimizi toprağa gömdük. Acımız çok taze ve çok büyük. Cenab-ı Hakk’tan sabır, şifa, inşirah diliyor; yaralarımızı ancak birbimize sıkı sıkı sarılınca hafifletebileceğimizi hatırlatmak istiyoruz. Bu elim hadiseden çıkartılabilecek çok ders var elbette. Herkes kendince bu muhasebeyi yapacaktır. Diğer taraftan şehirler yeniden imar edilmeye başlanacak fakat bu imar sürecinde hangi hassasiyetler güdülmeli, neleri atlamamalıyız? Nasıl bir mahalle hayal etmeliyiz? Bu sayımızda deprem, şehirlerin yeniden imarı ve bu bağlamda hangi kitaplara müracaat edebiliriz konulu bir dosyamız yer alıyor. Dosyayı Rumeysa Betül Tuncay hazırladı. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Söyleşi sayfalarımızda son dönemin güçlü şairlerinden Ayşe Nur Biçer’i ve FOL Kitap’a yaptığı tasarımlarla tanıdığımız Nurullah Özbay’ı ağırlıyoruz. Tahlil sayfamızda merhum düşünürlerden Rasim Özdenören’in en önemli eserlerden birini masaya yatırdı arkadaşlarımız. Zihin açıcı bir okuma tecrübesini sizlere sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kemal Tahir kitapları yeniden gözden geçirilerek artık Ketebe Yayınları ev sahipliğinde okuyucu ile buluşuyor. Bu vesileyle iki ayrı yazıyla büyük yazarı hatırlatmak istedik. Hatırat Kitaplığı bölümünde önemli isimleri birinci ağızdan tanıma fırsatı ediniyor; Fragmanlar bölümünde bir müzayede şenliğine katılıyoruz… Ayşegül Genç, Yağız Gönüler ve Halil Solak’ın yazılarını bilhassa kaçırmamanızı öneririz. Görüş, değerlendirme ve eleştirileriniz için bize okur@okurdergisi.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

Akademik üretim Türkiye’de üniversitelerin sayısının artması, akademik teşvik uygulamaları ve doçentlik kriterleri ile birlikte son yıllarda hızla arttı. Her yıl yüzlerce yüksek lisans ve doktora tezi hazırlanıyor; sempozyumlar kitaplaştırılıyor; uzmanlık alanlarına göre makalelerin bir araya getirildiği kitaplar yayınlanıyor. Akademisyenler teşvik almak için üretim yapmak, akademisyen adayları merdivenleri hızla tırmanmak için tezlerini tamamlamak ve hatta yayınlamak zorunda. O kadar emek verilen işler kitaplaşmayınca garipseniyor. Bu nicel artışın kaliteyi de beraberinde getirdiğini söylemek çok zor ancak elbette aralarında çok iyi çalışmalar da oluyor. Hızlı ivmelenen her şeyde olduğu gibi akademik üretimde de avuçlarını para kazanma hırsıyla ovuşturan pek çok yayıncı var. Bu yayıncılar “Kitap mı yazdınız, hemen basalım” mantığı ile reklamlar bile verebiliyor. Peki bu kadar üretimi gerçekten kim okuyor? Her akademik çalışma kitaplaşmak zorunda mı? Yayıncılar satmayacak kitapları neden bassın? Belli bir ücret istemekte haklılar mı? Bu döngüyü kırmak mümkün mü? Nitelikli olanı nasıl ayırt edeceğiz? Bu benzeri pek çok soruya dosyamızda yanıt aramaya çalıştık. Arşivlik bir dosya oldu diyebiliriz. ** Okur podcast nitelikli üretimine devam ediyor. İki haftada bir seçkin bir içerik sunmak için mutfak ekibimiz harıl harıl çalışıyor. Dinleyenlerden aldığımız geri dönüşler ise bizi çok mutlu ediyor. Podcast mecraları için bize içerik önerilerini sunmak isterseniz iletişim adresimize mail atabilirsiniz. Bu sayının söyleşi sayfalarında misafirlerimiz: Fatma Barbarasoğlu, Neşe Taluy Yüce, Doğukan İşler, Zanib Mian, Enes Celep ve Hasan Bozdaş. Birbirinden farklı alanlardaki her bir söyleşinin okuma - yazma meselesine farklı pencereler açacağını düşünüyorum. Ercan Yılmaz’ın Sarı Daktilo yazısı, Ender Ekim’in Fragmanlar kitabına dair incelemesi, Salih Eroğlu’nun her sayıda ince ince işlediği “Kitabın Ortasından” yazıları, Rümeysa Betül Tuncay’ın Finlandiya kitapları hakkında çalışması, Kübra Ramazan’ın çocuk edebiyatına dair düştüğü özel notlar atlamamanız gereken sayfalar diye düşünüyorum. Eleştiri, değerlendirme ve önerilerinizi lütfen sosyal medya adreslerimizden ya da okur@okurdergisi.com’dan bize yazın. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere… Gizle

39. sayımızla huzurlarınızdayız. Hatırat, biyografi, otobiyografi, nehir söyleşi, anı hangi isimle anarsak analım, hafıza ve tecrübe aktarımını sağlayan eserler, nitelikli okumalar için olmazsa olmazdır. İyi bir okurun kütüphanesinde mutlaka çok iyi seçilmiş hatırat kitapları olur/olmalıdır. Hatırat okumak hem bir zevk işidir hem de tarih, kültür, coğrafya bilgisi sunar. Hatıratlar bize tecrübe edemeyeceğimiz hayatları tecrübe etme imkanı sağlar. Yanıltabilir ya da doğruyu gösterebilir, buna okuyucu karar verecektir. Aynı zamanda geniş bir alandır, spordan sanat tarihine, tüccarlıktan akademiye kadar ilgilendiğimiz alanlarda iyi hazırlanmış hatırat eserleri bulmak mümkündür. Batı dünyasındaki itiraf etme geleneği anlatı sanatını çok üst noktalara taşıdı kuşkusuz. Bizde ise bu yeni yeni gelişiyor. Biyografi yazarı diyebileceğimiz çok az sayıda insan var mesela. Hatıratını yazsa hemen okuyacağımız pek çok önemli isim hiçbir şey yazamadan vefat ediyor ülkemizde. Halbuki kendileri yazmaktan çekinseler bile, birilerinden destek alarak nehir söyleşiyle ya da doğrudan yazdırılarak hatıraları gün yüzüne çıkarılmalı. Bunun için özel bir gayret gerekiyor. Dosyamızı da bu bağlamda okumanızı rica ederiz. Hem hatırat/biyografi türünün bugün geldiği noktayı özetlemesi hem de bir gelecek vizyonu çizmesi açısından dosyamızın değerli bir katkı olduğunu düşünüyorum. Bu sayımızda, Lütfi Arslan’ın Alman Dehası kitabına dair kritiği dikkat çekiyor. Eseri okumadan önce bu değerlendirme yazısı geniş bir bilgi sunacaktır. Mustafa Çiftci’nin “içinde kitap geçen hikayeler” köşesinde büyüklerin kitap hediye etme alışkanlıklarını sorguluyor. Ayşegül Genç’in beden hakkındaki çarpıcı yazısı dikkat çekiyor. Atlamamanızı öneririz. Söyleşi sayfalarımızda Süleyman Kurt, Latin Amerika ülkelerinde üretilen edebi eserlere dikkat kesilmemiz gerektiğini hatırlatıyor; Muhyiddin Şekur ise kalp ve akıl dengesine vurgu yapıyor. Ercan Yılmaz “iyi yürekli kağıt” serisini devam ettiriyor. Kim bilir, belki yakında bu yazılar genişleyerek kitaba dönüşür. Ülke okumalarımızın bu sayıdaki konuğu Fas. Yazıyı okuyunca Fas’ta ne kadar kıymetli eserler varmış da haberimiz yokmuş diyebilirsiniz. Yine kapsamlı ve dolu dolu bir sayı hazırlamaya çalıştık. Eleştiri, değerlendirme ve önerilerinizi lütfen sosyal medya adreslerimizden ya da okur@okurdergisi.com ’dan bize yazın. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…