Dostluğa çağrı
Çokça söylendiği gibi, ‘olgu’nun ‘algı’ya feda edildiği bir zamandayız.
Ekonomi ve siyaset alanlarında, en bariz şekilde görüyoruz bunu. Her ikisi de, giderek daha fazla, davranış bilimlerinden destek alıyor ve insanların zaaflarını kendileri için bir imkâna dönüştürmeye çabalıyor. Aslolan ‘ilke’ değil de ne şekilde olursa olsun ‘başarı’ olunca, insanların zaafları üzerinde sörf yapmak caiz, hatta gerekli görülüyor artık.
Ama bunun bedelini, ‘hakikat-sonrası’ denilen bir zaman ve zemine mahkûmiyet ile ödüyoruz. İnsanın hakikatle
teması günden güne hem zorlaşıyor hem de zayıflıyor.
Bir açıdan, dostun, dostluğun öneminin daha da arttığı zamanlardayız. Sonu hakkımızda hayırlı olmasa da bugün için hoşumuza giden yalanlar yerine, hoşumuza gitmese de duymamız gereken gerçekleri bize söyleyen kaç kişi var? Ya zaaflarımızı kendisi için bir fırsata dönüştürmek yerine, zaaflarımıza dikkat çekip uyaran?
Dostluğun bir göstergesi, bize değer verdiği için,
aleyhimize de gözükse bizi doğruyla yüzleştirmesi oysa. Gerçekle temasımızı ve bağımızı koruması, bu uğurda
gerekirse bizi özeleştiriye davet etmesi...
Açıkdeniz, dost bir dergi. Hoşa giden yalana değil,
gerçeğe talibiz. Gerçeği söylemeye ve bize de gerçeğin
söylenmesine...
Çünkü ancak gerçekle dost olabilenler, gerçekten dost olabilirler.