Yaşam bir bilmece: Nasıl olduğunu bilmediğimiz kozmik bir
âlemden kopup da içine düştüğümüz bu cihanın başı sonu sır!
Pek çoğumuzun, akıp giden yaşamı seyrederken düşünmediği,
ama bir an, üzerinde durup bakmanın hayret verici olduğu bir
macera!
Telaşımızın içinde koşturduktan sonra, başımız önde hanelerimize
çekildiğimizde, elimizde kalan şey bir avuç zaman…
Hunharca yirmi dörde böldüğümüz günün, keyfimize kalan kısmına
bakıp ağlamanın yersiz bir duyarlılık olduğunun farkındayım.
İnsan yaşamının kısıtlı olduğu kabulüyle birlikte düşünecek
olursak, paradan, geçim derdinden de değerli bir şey oluveriyor
zaman! Modern zamanın avcı bireyi, hanesinin selameti için artık
bizon avlayıp toprak eşelemiyor. Sanıyorum daha çileli işler
yaparak ömür tüketiyor. Evladının gülen yüzünü görmek için,
on iki saatinden fazlasını ondan ayrı geçiriyor olmak, saçma gelse
de, çağımızın bir gerçeği olarak az ötede, nobran kahkahalar
atmakta.
Zaman konusuna meylim, aşağı yukarı saydığım çerçevede
şekillendi. Zamanın bir anında, bir düşünce, ensemden tutup
yakaladı beni! Pek çok şey, sadece bir düşünceyle başlar derler.
Haklı olduklarını söyleyebilirim. Bunca kıymetli şey gözümüzün
önünde dururken, ev kirası, mutfak masrafı gibi temel ihtiyaçları
paraya havale etmenin müsrifliği mi dersiniz, kitapların
kalender bilgeliğine ayıracak zamanımızı elektronik kutuların
insafına terk etmenin caniliği mi… Neresinden bakılırsa bakılsın
aklını kaçırmış bir zamanda yaşıyoruz! Belki sağduyulu bir anda
oldu olanlar: Zaman denen şeyin kıymeti düştü aklıma.